SEÇMELİ HALK KÜLTÜRÜ DERSİ - ANADOLU'DA GELENEKSEL ADETLER ( DOĞUM ADETLERİ / EVLENME GELENEK VE GÖRENEKLERİ)
ANADOLU'DA GELENEKSEL ADETLER
1) DOĞUM ADETLERİ
Yaşamın başlangıcı olan doğum, en önemli geçiş dönemlerinden biridir. Gelenek, görenek, adet ve inanmalar hamile kadını ve çevresindekileri daha doğum öncesinden hatta çock sahibi olma istediğinden başlayarak birtakım adetlere uymaya bu adetlerin gerektirdiği işlemleri yerine getirmeye zorlamıştır.
Anadolu'da doğumla ilgili adet, inanma ve gelenekler:
A. Doğum Öncesi
B. Doğum Sırası
C. Doğum Sonrası olmak üzere üç ana başlık altında inceleyeceğiz.
A) DOĞUM ÖNCESİ
Doğum öncesi gelenek, görenek, adet ve inanmalara yönelik uygulamalar:
a. Kısırlığı Giderme
b. Hamile Kalma
c. Aşerme Dönemi
d. Hamilelik
e. Çocuğun Cinsiyetini Anlama
f. Hamile Kadının Hamilelik Esnasında Kaçındığı Davranışlar etrafında yoğunlaşmaktadır.
a. Kısırlığı Giderme, Gebe Kalma
Toplumumuzda geçmişte çocuk sahibi olunamadığı durumlarda kusur çoğunlukla kadınlarda aranmaktayıdı.
Bu uygulamalar geçmişte genel olarak:
Dinsel Nitelikli Uygumalar: Türbeler ziyaret edilir, dualar okunur, kurbanlar kesilir, adaklar adanır.
Halk Hekimliği Kapsamına Giren Uygulamalar: Kaplıcalara gidilir, içmelere gidilir, çeşitli ilaç tedavileri uygulanır.
Günümüzde ise çocuk sahibi olunamadığı durumlarda kadın ve erkek aynı derece sorumlu tutulmakta ve beraber tedavi görmektedir. Günümüzde de zaman zaman geleneksel tedavi yöntemlerine başvurulmasına rağmen modern tıp yöntemleri hem kırsal hem de kent ortamında daha ön plana geçmiştir.
b. Aşerme Dönemi
Halk deyişiyle ''aşerme'' aşamasında ise bazı şeyleri yapmakta, özellikle belirli nesnelere bakmaktan, yiyecekleri yemekten kaçınmakta ya da tersine bazı şeyleri özen göstermektedir.
Aşeren kadın genellikle acı, ekşi ve baharatlı şeyleri yemekten kaçınmaya zorlanır.
c. Hamilelik
Toplumun kültürel değerleri kadını hasta kategorisine sokarak ona hasta gözüyle bakmakta ve kadından bu değerlere uygun beklentilere göre hareket etmesini ve anne rolünü üstlenmesini istemektedir.
Anadolu'da hamile kadına; yüklü, iki canlı, gebe, ağır ayak, koynu dolu vb. adlarla tanımlanmaktadır.
Hamilelik döneminin en önemli konularından birisi de doğacak çocuğun cinsiyetiyle ilgili yapılan yorumlar oluşturmaktadır. Anadolu'da konuyla ilgili olarak:
* Kadının fiziksel görünümüne bakarak,
* Kadının yediklerine bakarak,
* Kadının davranışlarına bakarak, çocuk cinsiyeti hakkında fikir yürütülür.
Günümüzde ise çocuğun cinsiyetiyle ilgili geleneksel yorumlardan daha yoğun olarak modern tıp yöntemlerine başvurulduğu gözlenmektedir.
Anadolu'da geleneksel kesiminde çok yaygın olan inanış sistemi, hamile kadını bir takım davranışları yapmamaya ve yapmaya zorlamaktadır.
Bu davranışlardan bazıları:
YAPMAMASI GEREKENLER:
* Gizli saklı bir şeyi alıp yemez.
* Cenazeye gitmez vb.
YAPMASI GEREKENLER:
* Aya ve gökyüzüne bakar.
* Güzel kimselere bakar.
* Gül koklar.
* Ayva, elma, yeşil erik, üzüm yer.
B) DOĞUM SIRASI
Anadolu'nun kırsal kesimlerinde, geçmişte doğumlar köy ebelerinin yardımıyla evlerde yapılmaktaydı. Çok yaygın olmamakla birlikte Anadolu'da hala evde yaptırılmaktadır. Doğum esnasında yapılan uygulamaların büyük çoğunluğu doğumun kolay olmasına yönelik uygulama ve pratikler oluşturmaktaydı.
Bu uygulamalara örnek olarak:
* Kadının yüksek bir yerden atlatılması,
* Kadının sırta alınıp silkelenmesi,
* Kolay doğum yapan kadının, doğum yapacak kadının sırtını sıvazlaması.
C) DOĞUM SONRASI
Doğan çocuk tuzlu suda yıkandıktan sonra hemen arkasından kundaklanır.
Üzerinden üç ezan vakti geçtikten sonra çocuğun ağzına şerbet damlatılır. Arkasından imam ya da dua bilenlerden biri çocuğun kulağına ezan ve dua okur.
Doğum sonrası uyguamalar:
1) Çocuğun Göbeği ve Eşi : Çocuğun göbeği ileride işini ve geleceğini etkileyeceği inancıyla gelişi güzel atılmaz. Okul duvarına ya da bahçesine gömülür (Okusun diye), suya atılır (kısmetini dışardan arasın diye)
Günümüzde doğumlar hastanede gerçekleştiği için eşle ilgili geleneksel uygulamalar tamamen yok olmuş durumdadır. Göbekle ilgili adet ve inanmalar günümüzde yaygınlığını sürdürmektedir.
2) Loğusa : Anadolu'da yeni doğum yapmış ve henüz yataktan kalkmamış kadına verilen addır. Loğusalık süresi kırk gündür. Doğum yapanlar, loğusalar aile büyüklerinin yanı sıra, akrabalar ve komşular tarafından ziyaret edilir.
Loğusa ziyaretinde şu sözler söylenerek loğusa tebrik edilir:
* Uzun ömürlü olsun.
* Ağzının tadıyla büyütesin.
* Analı babalı büyüsün.
3) Kırk Basması: Anadolu halkı loğusayla kırklı çocuğun doğumdan sonraki kırk gün içerisindeki hastalıklarına ve ileriki aylardaki gelişim eksikliğine; kırk basması, kırk düşmesi gibi adlar verilmektedir.
4) Kırklama: Loğusa ve kırklı çocuğa kırk basmaması için loğusanın ve çocuğun serbeste çıkması için kırk gün içerisinde, genellikle kadın ve çocuğun yıkanması biçiminde yapılan uygulamaya kırklama adı verilmektedir.
Anadolu geleneklerinde doğum ile ilgili olarak bazı gelenek ve göreneklere birkaç örnek verirsek:
* Erkek çocuğun doğumu, toplumun tutum ve inançlarıyla sıkı sıkıya bağlıdır. Genellikle aileler erkek çocuk ister. Kız çocuk dünyaya gelmesi durumunda aileler biraz üzülür, ancak ''Allah'tan gelene şükür'' denerek teselli duyulur.
* Köylerde çocukların ana sütüyle beslenmesi esastır. Eğer ana sütü erken kesilirse çocuğa bir sütanne tutulur. Bu sütanne çocuğa gerektiği süreye kadar besler.
2) EVLENME GELENEK VE GÖRENEKLERİ
Evlenme, hayatın doğuman sonra ikinci dönem olarak kabul edilir. Gelenekte ev yapanın, ev alanın ve evlenenin islerinin kolay olacağı inanılır. Bu konuda borçlanmadan pek korkulmaz. Anne babanın görevlerinden biri çocuklarını evlendirmektir.
Günümüz Türk toplumunda tek evlilik esası vardır.
Bugün ülkemizde eş seçme yolları ve çeşitleri şöyle sıralanabilir:
- Görücü usulü
-Aileler seçmekle birlikte, gençlerin rızasının alınması
- Eş seçiminin gençlerin yapması fakat ebeveynin onayının alınması
Bunların dışında ailenin onayını almadan evlenme şeklinde ortaya çıkan ve zaman zaman bir sorunlar yaratan daha başka eş seçme yolu da kız kaçırmadır.
Toplulumuzda, geleneğe bağlı olarak var olan bir eş seçme şekli de beşik kertmesidir.
NOT: YALNIZ GELECEK NESİLLERİN SIHHATLİ YAŞAYABİLMESİ İÇİN YAKIN AKRABALARDAN EŞ SEÇMEKTEN KAÇINILMALIDIR.
Görücü usulü olarak literatüre geçmiş olan evlilik türünde önce erkeğin annesi ve aile yakınları kız tarafına gider kızı görür. Kız beğenildikten sonra damada gösterilir o da beğenirse kızın istenmesine karar verilir.
A) SÖZ KESME
Kız evine gidilerek kızın babasından istenilmesine dünürlük, dünürlüğe gitme adı verilir.
Aile büyüklerince belirlenmiş bir zamanda kız istemeye gidilir. Allah'ın emri peygamberin kavliyle kız babasından istenir. Cevap olumlu olduğu takdirde söz kesilmiş olur.
Tarafların isteğine göre bazen aynı gün gelin ile damada nişan yüzükleri de takılır, bazen de ayrıca düzenlenecek nişan töreninde bu işlem gerçekleşir.
Söz kesildikten sonra yaygın bir gelenek olarak arada tatlığı sağlamak dileğiyle şerbet içilir. Şerbetin içilmesi artık kızın kesin olarak verildiği ve evlilik kararının kesinleştiği anlamına gelir.
B) NİŞAN
Her iki tarafta hazırlıklarını tamamladıktan sonra kız evinde daha çok kadınların katılımıyla nişan töreni yapılır. Erkek tarafı gelin için alınan takıları takar ve diğer hediyeleri verir, karşılığında da kız tarafı hediyeler verir.
C) KINA GECESİ
Düğünden bir gün önce, kız evinde ve oğlan evinde yapılan törene denir.
Kına gecesi her iki tarafta da yapılabilir ama yoğun olarak daha detaylı biçimde kız evinde, kadınlar arasında yapılır.
Kına gecesi olduğu gün ya da birkaç gün öncesinden gelinin çeyizleri kız evinden alınır, oğlan evine getirilerek gelinin odası hazırlanır.
Kına gecesinde kız evinde toplanan kadınlar, bir süre eğlendikten sonra acıklı türküler söyleyerek gelini ağlatmaya çalışırlar. Daha önceden suyla yoğrulan kına, bir tepsi içerisinde etrafına mumlar dizili şekilde ortaya getirilir. Bazı yerlerde önce geline kına yakıldıktan sonra misafirlere de dağıtılır. Bazı yerlerde ise bunun tam tersi uygulanır.
D) DÜĞÜN
Düğün aşamasında önceleri çevredeki insanların düğüne çağrılması gerekmektedir. Düğüne çağrı anlamında düğün davetiyesi gönderilir. Bu davetiye daha önce hazırlanmış bir parça kumaş, bir kart, bir yazma gibi hediyeler olabileceği gibi şeker, börek gibi yiyecekler de olabilir.
Anadolu'da düğünler, genellikle üç gün sürmektedir. Son zamanlarda ise yalnız hafta sonları olan iki günlül düğünler hem ekonomik hem sosyal açıdan tercih edilmektedir.
E) GELİN ALMA
Kına gecesinin ertesi günü hem gelin alma hem de esas düğün günüdür. Her iki tarafta da konuklara yemek ikram edilir, genellikle davul zurna eşliğinde eğlenceler yapılır.
Gelin ve damat için her iki tarafta da hazırlık yapılır. O gün oğlan tarafından konuklar toplanarak kız evine gelin almaya giderler. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra gelin evden çıkarlır.
Gelin baba evinden çıkarken, oğlan evinin kapısından girerken evliliğin yolunda gitmesi, çiftin mutlu olmasını sağlamak için birtakım dinsel-büyüsel işlemler yapılmaktadır. Gelinin başından şeker, bozuk para, kuruyemiş gibi şeyler atılarak bolluk- bereket getirmesi dileği ifade edilir.
F) NİKAH
Düğün olduğu akşam, erkek tarafında kalmış misafirlere yemek verilir ve gelinle damadın imam nikahı yıkılır.
Önceleri resmi nikah düğünden sonra herhangi bir zamanda yapılırken son zamanlarda düğün öncesinde resmi nikahın mutlaka yapılmış olmasına özen gösterilmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder